Söyleşi; İç Mimar Dilek Karaman
İç mekandaki doğal dokunuşların uzantısını dış mekanda da devam ettirerek doğanın enerjisini yansıtabiliyoruz.
Tasarımcının kreatif yorumu özgür ve cesur dokunuşlarla buluşunca özgün yaşam alanları ortaya çıkıyor
1. Pek çok kişi için evin en çok özenilen kısmı salondur. Peki bir iç mimar gözüyle baktığınızda, evin en çok özenilmesi gereken yeri neresi olmalıdır?
Mekanın ruhu, kullanıcının beklentilerini ve ihtiyaçlarını yansıtır. Dolayısıyla mekan içerisindeki alanların önem sıralaması kişiye göre değişir. Kimisi için nefis tarifler denediği mutfak evin en keyifli alanıdır. Kimileri de günün temposundan sıyrıldığı için salonu en özel alan kabul eder. Kişinin meslek grubu, evde geçirdiği zaman dilimi, ailenin yaşam tarzı ve pek çok etken bu duruma tesir eder. Ancak elbette salon ve mutfağın gözde alanlar olduğu söylenebilir. Zira bu kısımlarda evin diğer noktalarına göre daha fazla vakit geçiriliyor.
2. Dekorasyon açısından baktığımızda bir evin olmazsa olmazları nelerdir?
Küçük dokunuşlarla yaratılan büyük değişimler… Bir evin olmazsa olmaz unsuru budur. Bir yaşam alanında hareketli eşyaları çıkardığımızda geriye kalan çalışmalar mekanı en iyi anlatan detaylardır. Mekan bu giydirmeler olmadan da tatmin edici mi? Bu sorunun yanıtı son derece önemlidir. Mobilya olmadığı zaman tatmin edici görünen bir mekan, gerçekten emek ürünüdür.
Aksesuarları da yaşam alanlarının ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediyorum. Diyelim ki akşam bir davete katılacaksınız. Göz alıcı bir kıyafet diktirdiniz. Ancak bunu tamamlayacak bir küpeniz veya kolyeniz yok. İşte o gecede şıklığınız nasıl yarım kalıyorsa, aksesuarları olmayan bir ev de o kadar yarımdır. Çiçekler, mumlar, abajur ve şık bir vazo tamamlayıcı unsurlardır. Mekanın atmosferine hayat katan bu detaylar genel ambiyansı kuvvetlendirir.
3. Bu yılın dekorasyon trendleri nelerdir? 2021 yılı bize neler gösteriyor?
2020 pek çok dinamiği bir arada barındırıyor. Zorluklarla geçen bu yıl, dekorasyon anlamında da doğaya dönüşü simgeliyor. Bir tasarımı ele alırken artık tüm renkler ve detaylar birbirini takip etmek zorunda değil. Tıpkı doğadaki gibi farklı çizgi, renk ve figürler eşsiz bir ahenk yakalıyor. Genel trend, ‘doğala dönüş’… Tasarımcının kreatif yorumu özgür ve cesur dokunuşlarla buluşunca özgün yaşam alanları ortaya çıkıyor.
4. Sezonun dekorasyon renkleri neler?
Doğal etkilerin hakim olduğu bu sezonda kahveler ve yeşiller ön plana çıkıyor. Ayrıca krem rengi, narçiçeği ve mocha da bu sezon sık sık göreceğimiz tonlar arasında diyebilirim. Pastel tonlar zamansızdır ve geçerliliklerini daima korurlar. Renk tonları ile mekanda derinlik algısı oluşturmak ve heyecan uyandıran dokular yaratmak mümkündür.
5. Peki, doğayı evimize nasıl taşırız?
Günümüz koşullarında çok zengin bir ürün çeşitliliğine sahibiz. Doğal ürünler yavaş yavaş yaşam alanlarımıza girmeye başladı. İnsanlar suni malzemelerden kaçınıyor ve doğal alternatiflere yöneliyor. Daha doğal dokular, doğal kaplamalar, doğal taşlar revaçta… Mekanlarındaki teras alanlarını doğal yaşamın bir parçası olarak kabul ediyorlar. Bahçe kültürü botanik bahçe tanımıyla karşımıza çıkıyor. Bu sayede iç mekandaki doğal dokunuşların uzantısını dış mekanda da devam ettirerek doğanın enerjisini yansıtabiliyoruz. İnsanların nefes almak için seçtiği bu rotayı heyecanla karşılıyorum.
6. Doğru dekorasyonun püf noktaları nelerdir?
İdeal dekorasyon stili için mekanın altın oranı son derece mühimdir. Örneğin dışarıda görülen bir mobilya göze çok hoş gelebilir. Ancak projesiz işler sonucu bu mobilya mekana yerleştirildiğinde istenilen etkiyi vermeyebilir. Mekanlarda doğru noktalarda kullanılan aynalar, mekanların olduğundan daha büyük algılanmasını sağlar. Mekandaki renk akışı da oldukça önemli… Çok büyük kütlelerde açık renkler tercih edilmeli. Daha küçük detaylar ve aksesuarlarla da bu renk algısı dengelenmelidir. Yoğun aksesuar kullanımı mekanda kaotik bir görüntüye sebep olur. Doğur noktalarda doğru aksesuarı doğru miktarda kullanmak ise büyüleyici sonuçlar yaratır.
7. Size göre evlerde en sık yapılan yanlışlar nelerdir?
Küçük mekanlarda büyük hacimli ürünler tercih etmek… Bu tercihler mekanın algısını yerle bir ediyor. Aynı zamanda kullanılmayan gereksiz kayıplara neden oluyor. Altın orandaki dengeyi ve renk dağılımını sağlamak çok önemli…
Her odanın farklı renge boyanması ya da koridordaki zemin kaplamasının ıslak hacim ve mutfak zemini ile bütünleşmemesi… Yine banyoda pek çok malzemenin aynı alanda kullanılarak mekanı yorması… Bunlar ve daha pek çok örneği yanlışlar kategorisine dahil edebiliriz.
8. Ev eşyasının dekoratif olması artık pek çok kullanıcı tarafından yetersiz sayılıyor. Peki eşyaların hem şık hem de fonksiyonel olması için nelere dikkat etmek gerekir? Doğru mobilya seçimi nasıl yapılır?
Bir iç mimar olarak fonksiyonellik benim tasarımı oluştururken en önem verdiğim unsurdur. Bazı yaşam alanlarında fonksiyonellikten feragat edilerek görsel bir şov yapılabilir. Ancak yoğun kullanılan alanlarda fonksiyonellikten uzaklaşmak pek doğru değil. Yeni yapıların mimari kurgusunda küçük m2 ler artışta… Artık geniş mekanlı evler bulabilmek gerçekten zor.
Diyelim ki küçük bir evde renk kombinasyonu yapmam gerekiyor. O halde büyük kütleli ürünlerde koyu renkleri tercih etme taraftarı olamam. Yaşam alanlarında küçük değişimler ile yeni bir enerji oluşturmamıza da engel olur. Moda önemlidir evet… Modada renk algısı her yıl değişebilir. Örneğin bir kırlenti değiştirmek kolaydır. Ancak bir koltuğun rengini değiştirmek çok daha meşakkatlidir. O nedenle bazen kremle yeşili kombinlemek ve seneye kremle turkuazı kombinlemek isteyebilirsiniz. Bu sayede mekandaki algıyı farklı kılmak mümkün olacaktır.
9. Evini sıfırdan yenileyenler için hangi yüzeylerin kullanılmasını tavsiye edersiniz? Örneğin bir dönem banyoda su geçirmez duvar kağıdı ve laminant kullanılmaya başlanmıştı. Siz bunu tavsiye eder misiniz?
Teknolojinin hızlı ilerleyişi malum… Bu tarz malzemeler çok fazla üretiliyor. Ancak ben mekanda malzeme kullanımında doğallıktan yanayım. Suni etmenlerle örülü ürünleri tercih etmiyorum. Su geçirmez ürünler heyecan verici gelebilir. Fakat su geçirmez yapının dokusu çok sıktır ve bu dokuda nefes alma özelliği pek fazla yoktur. Sıkıştırılmış malzemelerde ise statik elektrik çok fazladır. İnsanların vücudunda kan dolaşımı anlamında doğru bir dağılım olmayabilir. Her şeyde o doğallığı korumak ve dengelemek lazım. Bilhassa banyolarda sırf bir şeyler “moda” diye bunu uygulamamak gerekiyor. Doğaya dönüş çağında doğal malzemelerden ilham almak ve tasarımın her aşamasına bu etkiyi kazandırmak son derece önemli…